Los Angeles Gezi Rehberi: Plajda Kaykay Süren Noel Babalı Christmas’ın Adresi Los Angeles
- Gezmedeyinceben
- 9 Ağu
- 8 dakikada okunur
Los Angeles Gezi Rehberi:Los Angeles tatilinin benim için önemi eşim ile birlikte ilk Amerika yolculuğumuz olmasıydı. Ben üniversite öğrencisi iken tek başıma California’yı gezdiğimde Los Angeles’ı çok sevip tekrar ziyaret etmek istediğim bir şehir olmuştu. Ve böylece bu seferki Los Angeles seyahatimi yol arkadaşım ile birlikte planladım.

Aralık ayında soğuk havalardan kardan kaçarak palmiye ağaçlarının altında, sahil kenarında Christmas ruhunu yaşamak bizim için unutulmaz bir deneyim oldu.
Dünya film endüstrisinin merkezi olan, Amerika’nın en hareketli ve eğlenceli şehirlerinden Los Angeles’a Christmas dönemi gittik. Buradaki stüdyolarda çekilen Christmas temalı filmlerin aksine çok farklı bir manzarayla karşılaştığımızı söyleyerek bu yazıma başlamak istiyorum. Aralık ayı Los Angeles için biraz daha ılık ve güneşli geçtiğinden bayramı kendi tarzıyla kutlayan bu şehir, klasik yılbaşı anlayışından farklı bir deneyim sunuyor.
Los Angeles Gezi Rehberi:İşte Christmas döneminde LA’de gezilecek yerler ve önerilerle dolu bir rota:
İlk olarak şu uyarıyla başlamak istiyorum. 25 Aralık günü bayram olarak kutlandığı için o gün bütün dükkanlar ya hiç açmıyor ya da erken kapatıyor. Eğer bu tarihlerde Los Angeles planınız varsa o gün için hazırlıklı olun çünkü yemek yemek için bile bir yer bulmakta zorlanabilirsiniz.
Biz daha merkezi olması açısından Hollywood civarında konaklama tercih ettik fakat şehirde mesafeler çok uzak. Mutlaka bir araç gerekiyor. Biz Uber kullanmayı tercih ettik. Havalimanı’nda araç kiralama, toplu taşıma ve uber için farklı alınış noktaları var ve hepsine gitmek için de ayrı ücretsiz shuttle var. Okları takip ederek ulaşabiliyorsunuz. Biz Uber ile otelimize geldik ve sonra yürüyerek Hollywood’a geçip tatilimize başlamış olduk.
Hollywood’da Gezilecek Yerler: Işıltının ve Kalabalığın Merkezi Hollywood
Los Angeles’a gelip de Hollywood’a uğramamak neredeyse imkansız. Filmlerde gördüğümüz o sokaklar, yıldızlarla dolu kaldırım ve meşhur beyaz “HOLLYWOOD” yazısı… Gerçekten de hepsi oradaydı, ama hayal ettiğinizden biraz daha kalabalık ve biraz daha turistik bulduk burayı.
Hollywood’a gittiğimizde ilk olarak Walk of Fame’e uğradık. Burada yere bakarak yürümek neredeyse bir kural çünkü her adımda farklı bir ünlünün yıldızıyla karşılaşıyorsunuz. Bazılarını çok yakından tanıyoruz fakat bazılarını da “kimdi bu?” diyerek hatırlamaya çalışıyoruz. Hollywood’un tarihi oldukça eskilere dayandığı için bu isimlerin hepsi bir yaş grubunun hayranı olduğu hatta filmlerini izleyerek büyüdüğü isimler olabiliyor. Tabii burası bölgenin en ünlü sokaklarından biri olduğu için yerdeki yıldızları ararken karşıdan gelen insanlara da dikkat etmek lazım. Çevrede bolca kostümlü sokak sanatçısı var; bazıları oldukça eğlenceli, bazıları biraz ısrarcı. Fotoğraf çektirmeden önce ücret beklentisi olup olmadığını sormakta fayda var.
TCL Chinese Theatre ve Dolby Theatre gibi ikonik yapılar da bu bölgede yer alan en ünlü yerler. Özellikle Dolby Theatre bazılarımızın gece sabahlara kadar takip ettiği ünlü Oscar Ödül Töreni’ne ev sahipliği yapan sinema.
Buraya gelip de Hollywood yazısını görmeden olmaz. Bu yazıyı görebilmek ve hatta fotoğrafını çekebilmek için bazı noktalar mevcut ama en zahmetsizi Hollywood Bulvarı üstünde yer alan Hollywood & Highland alışveriş merkezinin üst katındaki seyir noktası. Daha iyi bir açı isterseniz de kısa bir taksi süresi ile ya da yürüyerek Runyon Canyon’a çıkabilirsiniz; hem manzara güzel hem de yerel halkla iç içe bir yürüyüş deneyimi sunuyor. Tabii ki Hollywood bölgesinde Christmas döneminde bulunmak da bunların yanında ayrı bir görsel şölen ve deneyim sunuyor.
Universal Studios Hollywood: Eğlenceli, Kalabalık ve Sinema Dolu Universal Studios
Los Angeles’ta eğlenceli bir gün geçirmek istiyorsanız, Universal Studios Hollywood akla gelecek ilk seçeneklerden biri olmalı. Burası hem bir tema parkı hem de aktif olarak kullanılan bir film stüdyosu, yani sadece roller coaster’a binmekle kalmıyorsunuz, aynı zamanda Hollywood’un iç yüzüne dair bir şeyler de görüyorsunuz.
Parkın en bilinen deneyimlerinden biri Studio Tour. Tur kapsamında gerçek film setlerinin içinden geçiliyor; rehberli bir tur olduğu için de hem bilgi alıyor hem de bazı sahnelerin nasıl çekildiğini canlı canlı görebiliyorsunuz. Deprem, sel, dinozor saldırısı gibi ünlü filmlere konu olan sahneleri özel efektlerle size yaşatıyorlar. Bazı stüdyolarda çekimler gerçekleştiği için kapıları kapalı oluyor.
Tema Park kısmı ise işin adrenalin ve eğlence kısmını oluşturuyor. Özellikle Harry Potter, Jurassic World ve The Mummy gibi serilerin hızlı ve efektli trenleri var. Eğer benim gibi korkunuz varsa uzak durun derim. Bir ara Burak’ın ellerini sıkıp Help Me diye bağırmaya başlamıştım. Tema Park kısmında özellikle Harry Potter hayranı olanların mutlaka Hogsmeade’i ziyaret etmesi gerekir. Burada yer alan binalar dükkanlar ve restoranlar tamamen temaya uygun dizayn edilmiş. İnsanlar da atmosfere uyum sağlamış gibi. Etrafta küçükten büyüğe bir çok insanın cübbelerle ve asalarla dolaştığını görebilirsiniz. Eğer vaktiniz varsa da bir Butter Beer içmeden buradan ayrılmayın. Su Dünyası alanını ziyaret edeceklere de ufak bir uyarı: Islanacaksınız! Hani bu üzerinize bir kaç damla su sıçrayacak değil, başınızdan aşağı kovayla su dökülecek, buna hazırlık olun. Bizim gibi Aralık ayında giderseniz havuz kenarına değil daha yukarıdaki koltuklara oturduğunuzdan emin olun ya da yağmurluk edinin. Biz gezerken yeni bir Hızlı ve Öfkeli temalı Roller Coaster inşaatı vardı. Bu da 2028 yılında açılacakmış, seyahat planları olanlara duyurulur.

Yemek seçenekleri fena değil ama fiyatlar park içi standartlarında biraz yüksek. Dilerseniz dışarıdaki CityWalk kısmında daha uygun veya farklı alternatifler bulabilirsiniz. Parktan çıkmadan hemen önce uğranabiliyor ve bilet gerekmiyor. Burada mağazalar, sinemalar, zincir restoranlar var; akşam saatlerinde canlı müzik ya da mini etkinliklere de denk gelebilirsiniz.
Universal Studios, çocuklu aileler için de genç gezginler için de uygun bir rota. Tüm günü parkta geçirmek mümkün ama biraz planlama yaparsanız daha çok şey görüp deneyimleme şansınız olur. Özellikle sıra bekleme sürelerini uygulama üzerinden ya da park içindeki ekranlardan takip ederseniz sizin için faydalı olur. Bazı alanlardan 2-3 saati bulan bekleme süreleri olabiliyor. Universal stüdyo için biletleri online olarak kendi sitelerinden alabilirsiniz. Hafta sonları ve tatil günleri de bilet ücretleri daha pahalı buna göre de plan yapabilirsiniz.

Santa Monica’yı Keşfedin: Deniz, Karides ve Plajda Kaykay Süren Noel Babalı Santa Monica
Los Angeles’ta kalıyorsanız ve biraz nefes almak, şehir gürültüsünden uzaklaşmak istiyorsanız, Santa Monica doğru adreslerden biri. Okyanus kenarında uzanan geniş kumsalı, sahil boyunca yürüyüş yolları ve meşhur iskelesiyle bu bölge, LA’de hem yerel halkın hem de turistlerin sık sık geldiği bir kaçış noktası. Benim de daha önce gelip hayran kaldığım bir yerdi ve Burak’la da gelmek istedim. Fakat tarihleri ayarlama konusunda ufak bir sıkıntı yaşadığımız için tam da Christmas günü geldik ve bir çok yerin kapalı olduğunu fark ettik. Tabii ki daha turistik olan yerler açıktı ve belirli bir kalabalık vardı. İyi yandan bakarsak kalabalığın azlığından daha rahat gezme imkanı da bulduk diyebiliriz.

Santa Monica Pier bu bölgedeki en popüler yer. Üzerinde dönme dolap, küçük bir lunapark ve küçük restoranlarıyla tam bir klasik Amerika sahil kasabası havası veriyor. Gün batımında burada olmak gerçekten özel, okyanusun üzerinde yavaşça kaybolan güneş, rüzgârda dalgalanan palmiye ağaçları ve sahilden gelen müzik sesleriyle birleşince ortaya kartpostallık manzaralar çıkıyor. Biz burada Forest Gump filmiyle meşhur olan Bubba&Gump’a oturup çeşit çeşit karideslerinden tatma fırsatını yakaladık. Girişte biraz sıra vardı fakat hızlı ilerlediği için çok uzun beklemedik. Tam iskele üstünde iki katlı bir mekandı ve önümüzde de engin okyanus manzarası ve plajda eğlenen insanlar vardı. Yerel biralardan sipariş verirseniz size hatıra bardak veriyorlardı, ben de kaçırmadım tabii ki.

Pier’in hemen yanında bisiklet ve scooter kiralayabileceğiniz noktalar var. Eğer biraz hareket etmek isterseniz sahil boyunca Venice Beach’e kadar pedal çevirebilir ya da yürüyebilirsiniz. Yol boyunca sokak sanatçıları, sörfçüler, açık hava spor alanları ve minik kafe-barlar göreceksiniz. Biz daha çok yürümeyi tercih eden bir çift olduğumuz için sahil boyunca fotoğraf çeke çeke Venice Beach’e kadar yürüdük. Çok eğlenceli bir yoldu, Christmas neşesini soluklarına kadar yaşayan bir Noel Baba kaykay üstünde müzik dinleyerek yanımızdan geçti. Plajda voleybol oynayanlar, bisiklete binenler, bizim gibi yürüyüş yapanlarla birlikte eğlenceli bir yürüyüş oldu.

Alışveriş ve yeme-içme konusunda ise 3rd Street Promenade adı verilen açık hava alışveriş caddesi oldukça popüler. Zincir mağazalar, bağımsız butikler ve sokak performanslarıyla dolu bu cadde, sahil gezisinin ardından dinlenmek ya da bir şeyler yemek için iyi bir durak. Tabii christmas günü gelmezseniz :) Biz de alışveriş yapmak ve bir şeyler yemek için bu caddeye uğradık fakat bayram olması nedeniyle bütün dükkanlar ve restoranlar kapalıydı. Yalnızca ufak bir yürüyüş yapıp bankta kısa bir mola verdikten sonra otelimize geri döndük.
Santa Monica’da zaman yavaş akıyor. Burası, Los Angeles’ın hızından biraz uzaklaşmak ama hâlâ onun bir parçası gibi hissetmek isteyenler için ideal.

Venice Beach’i Keşfedin: Özgür Ruhlu, Renkli ve Biraz Kaotik Bir Atmosfer
Venice Beach, Los Angeles’ın en özgün, en renkli ve en kendine has bölgelerinden biri. Eğer düzenli kaldırımlar, sessiz sokaklar ve "rahat bir yürüyüş" bekliyorsanız biraz şaşırabilirsiniz; ama farklı olanı seviyorsanız, burası sizi hemen içine çeker.
Sahil boyunca uzanan ‘Venice Boardwalk’, bölgenin kalbidir. Burada yürürken birkaç dakika içinde sörf tahtası taşıyan biriyle, elektrikli gitar çalan bir müzisyenle, duvarlara grafiti yapan bir sanatçıyla ve yoga yapan bir grupla karşılaşabilirsiniz. Hepsini aynı anda, aynı sokakta görebilirsiniz. ‘Muscle Beach’ adı verilen açık hava spor alanı, bölgenin en bilinen duraklarından biri. Halka açık ağırlık aletleri, barfiks alanları ve egzersiz yapan yerel insanlarla dolu. Sporla ilgilenmeseniz bile insanları izlemek oldukça keyifli.
Sahilde yürümek ya da bisiklet kiralayıp Santa Monica yönüne gitmek burada yapılacak güzel aktivitelerden. Eğer zaten Santa Monica tarafından geliyorsanız alternatif bir rota olarak Venice’in iç taraflarına doğru yürüyüp ‘Venice Canals’ (kanallar bölgesi) tarafına geçebilirsiniz. Burada küçük köprülerle birbirine bağlanan sessiz sokaklar, su üstündeki evler ve sakin bir atmosfer karşınıza çıkıyor. Venice’in bu kısmı, sahildeki kaotik yapının tam tersi. Biz dolaşırken hem evleri çok beğenmiştik hem de sessizlikten dolayı insanların burada olmadığını düşünmüştük.
✅Yeme içme konusunda normalde bol seçenek var. Sağlıklı kafeler, vegan menüler, taco kamyonları ya da sokak lezzetlerini burada bulabilirsiniz. Ama chritstmas günü geldiğimiz için bunların hepsi kapalıydı.
✅Venice Beach, her zaman konforlu bir yer olmayabilir ama enerjisi yüksek, sürprizlerle dolu ve kesinlikle unutulmazdır. Los Angeles’ın en fazla karaktere sahip bölgelerinden biri olduğu kesin.
Beverly Hills Gezi Rehberi: Şık, Düzenli ve Elbette Gösterişli Beverly Hills
Los Angeles’ta lüks ve ihtişam denince herkesin aklına gelen yer mutlaka Beverly Hills oluyor. Geniş kaldırımlar, dev palmiye ağaçları, her an bir ünlünün kapsısından fırlayacağı muhteşem villalar ve dünyaca ünlü markaların sıralandığı caddeler. Şehrin diğer bölgeleriyle kıyaslandığında her şey temiz ve düzenli görünüyor.

Bu bölgede en çok bilinen yer, tabii ki Rodeo Drive. Lüks moda markalarının sıralandığı bu caddede alışveriş yapmak ciddi bütçe gerektiriyor ama vitrinleri dolaşmak bile ayrı bir keyifli. Özellikle christmas döneminde sokaklara yerleştirilmiş hoparlörlerden çalan müzikler, rengarenk sokaklar ve vitrinler ile en keyif aldığım yürüyüş yollarından biri oldu. Tabii bazı yerlerde kendimi şık hissetmediğim anlarda olmadı değil ama gerçekten çok güzeldi. Rodeo Drive’ın birkaç paralel sokağında ise biraz daha ulaşılabilir butikler, kafeler ve galeriler var. Turist kalabalığı genellikle ana caddeye yoğunlaştığı için, ara sokaklar daha sakin ve rahat oluyor.
Caddeyi arkanızda bırakıp daha iç sokaklara yöneldiğinizde, Beverly Hills’in sakin, sessiz ve yeşil bir yüzüyle tanışıyorsunuz. Bahçelerinde limon ağaçları olan klasik Amerikan evleri, caddelerde koşuya çıkan köpeklerini gezdiren insanlar. Bu insanlardan bazılarını filmlerden veya dizilerden tanıyor olabilirsiniz. Beverly Hills’in bu kısmında hayat gerçekten biraz daha yavaş akıyor.

Fotoğraf çekmek için de en klasik yer yine bu bölgenin başında yer alan Beverly Gardens Park’ın içinde yer alan Beverly Hills tabelası. Bu park hem yürüyüş için uygun hem de bir fotoğraf noktası. Hemen önünde bir gölet olan bu tabelanın etrafı da yeşilliklerle dolu, oldukça hoş bir yer. Sabah saatlerinde daha az kalabalık olduğu için çekim yapmak daha rahat olur.
Yemek konusunda çok fazla seçenek var. Şık restoranlar, otel kafeleri ya da küçük ama kaliteli brunch yerleri bulabilirsiniz. Fiyatlar LA ortalamasının üzerinde ama ortam genellikle rahat ve servisin kalitesi yüksek. Biz hem aç olmadığımız hem de izlediğimiz The Big Bang Theory dizisinden özendiğimiz için burada Cheesecake Factory’ye oturduk. Buradaki Oreolu cheesecake’in tadı ise hala damağımda.

Beverly Hills, diğer LA bölgelerine göre daha düzenli, daha “temiz” ve biraz daha mesafeli. Sıcak değil ama gösterişli. Eğer sakin bir gün geçirmek, bolca yürümek, biraz vitrin gezmek ve LA’nin lüks yüzüne göz atmak isterseniz, burası tam size göre.

Los Angeles Seyahati: İşinize Yarayacak Pratik Öneriler
Aralık ayında sıcaklık genelde 17–22°C arasında. Gündüzleri tişörtle bile dolaşabilirsiniz ama akşamları ince bir ceket gerekebilir. Yağmur çok nadir yağar.
Los Angeles toplu taşımada çok güçlü değil. Araç kiralayacaksanız park sorununu göz önünde bulundurun, bize araç kiralama benzin ve otopark ücreti toplamı biraz pahalı gelmişti. Uber/Lyft çok yaygın. Ayrıca Waymo adlı otonom araç servisi de var. Şoförsüz araçlar sizi alıp istediğiniz yere götürüyor. Biz uygulamayı telefonumuza yükleyemediğimiz için kullanamadık ama hala içimde kaldı.
Universal Studios, konserler ve popüler restoranlar için biletlerinizi ve rezervasyonlarınızı önceden alın. Özellikle Noel haftasında yoğunluk ciddi artıyor.
Yiyecek konusunda her türlü mutfak bulmak mümkün fakat genelde hamburger, pizza, Meksika mutfağı ve Asya mutfağı çok yaygın.
Kahve için de butik kafeler ve bazı kahve zincirlerinde güzel kahve seçenekleri bulabilirsiniz. Kahvaltıda mutlaka bir bagelcı bulun çünkü içerisi çok ayrı bir dünya. Çok fazla seçenek içinde karar vermek oldukça zor.
Los Angeles’ta çok fazla göçmen ve turist var, bu yüzden ingilizcenizin iyi olması ya da kötü olması önemli değil. Aksanlı konuşmaları anlıyor olmanız yeterli
Los Angeles’ta Christmas geçirmek, klasik anlamda bir “kış tatili” gibi olmayabilir. Ama yılbaşı süslemelerini güneş altında görmek, palmiye ağaçları arasında yürüyüp sörf yapan Noel Babalarla karşılaşmak gibi alışılmadık ama keyifli bir deneyim sunar. Eğer Aralık ayında hem şehir gezisi yapmak hem de ılıman bir iklimde yeni yılı karşılamak istiyorsanız, LA kesinlikle güzel bir alternatif.
Umarım siz de bu rotayı kendi deneyiminizle yaşar ve sevdiklerinizle unutulmaz anılar biriktirirsiniz. Daha fazla keşif için @Gezmedeyinceben instagram hesabımı ziyaret etmeyi unutmayın💛
Yorumlar