Strasbourg'da Bir Gün: Şehrin Kalbine Doğru Yürüyüş Rotası
- Geziselmeseleler
- 8 Eyl
- 4 dakikada okunur
Strasbourg'da Bir Gün:Merhaba gezgin ruhlu okur!
Eğer Avrupa’nın masalsı şehirlerinden biri olan Strasbourg’u keşfetmek istiyorsan, doğru yerdesin. Bu yazımda, seni şehrin en güzel ve tarihi noktalarını gezdirecek, her adımında farklı bir hikâye bulacağın özel bir yürüyüş rotası hazırladım. Bu rota, sadece bir tur değil, şehrin dokusunu hissetmek, eski sokakların fısıltılarını duymak ve Strasbourg’un ruhuna dokunmak için tasarlandı.
Hazırsan, kahveni al ve kendini Alsas’ın büyülü atmosferine bırak!😁

Strasbourg'da Bir Gün: Strasbourg Sesli Gezi Rehberi: Şehrin En Güzel ve Tarihi Noktaları
Şehrin en güzel ve tarihi noktalarını gezdirecek, her adımında farklı bir hikâye bulacağın özel bir yürüyüş rotası hazırladım. Bu rehberi sizler için sesli olarak hazırladım. Linke tıklayabilir ve detaylı gezi rehberini sesli olarak da deneyimleyebilirsin.
Aşağıda sizler için paylaştığım videodan Strasbourg gezi noktalarını keşfedebilir ve deneyiminizi görsel olarak da planlayabilirsin
1. Durak: L'Atelier 116 ile Güne Başlangıç
Strasbourg keşfine şehrin kalbine açılan Grand Rue üzerinde, mis gibi kahve ve kruvasan kokusuyla başlamak gibisi yok. İlk durağımız, L’Atelier 116. Burası, Alsas’ın taş sokaklarına karışmadan önce küçük bir kahvaltı molası vermek için ideal. Küçük ama samimi bir dükkân olan L'Atelier 116, kruvasan, "pain au chocolat" ve "quiche" gibi enfes Fransız hamur işleriyle meşhur. Enerjini topladıktan sonra, yola çıkmaya hazırız.
2. Durak: Tarihin Üzerinde Yürüyüş – Place Gutenberg
Kahvaltı sonrası, tarihi Grand Rue üzerinde ilk yürüyüşümüze başlıyoruz. Bu "Büyük Cadde", adından da anlaşıldığı gibi, her zaman şehrin ana damarlarından biri olmuş. Etrafındaki ahşap çerçeveli, rengârenk yarı ahşap evler, Alsas mimarisinin en güzel örneklerini sergilerken, her biri sanki bir hikâye anlatıyor.
Çok kısa bir yürüyüşün ardından, matbaanın mucidi Johannes Gutenberg’in heykeliyle bizi karşılayan Gutenberg Meydanı'na varıyoruz. 1434-1444 yılları arasında burada yaşamış olan Gutenberg'in heykelinin üzerinde, "Et la lumière fut" (Ve ışık oldu) yazması oldukça etkileyici. Bu ifade, Gutenberg'in matbaayı icat etmesinin insanlığa getirdiği aydınlanmayı sembolize ediyor. Meydanın etrafında, Alman Rönesans mimarisinin güzel bir örneği olan Chambre de Commerce et d'Industrie binasını da görmeyi unutma.

3. Durak: Zarafetin Kalbi – Palais Rohan
Gutenberg Meydanı'ndan sonra, eski şehrin labirent gibi dar sokaklarında ilerliyoruz. Her köşe başında, tarihi binalar ve küçük dükkanlarla dolu bu atmosferin tadını çıkararak, 18. yüzyıldan kalma görkemli Rohan Sarayı'na ulaşıyoruz.
Fransız Barok mimarisinin en güzel örneklerinden olan bu saray, bir zamanlar soylu sınıfının ve Fransız tacının gücünü simgeleyen bir merkezdi. Bugün ise içinde üç farklı müze barındırıyor: Arkeoloji Müzesi, Dekoratif Sanatlar Müzesi ve Güzel Sanatlar Müzesi. Eğer vaktin varsa, bu müzelerden birini ziyaret ederek sanat ve tarihle iç içe bir deneyim yaşayabilirsin.
4. Durak: Taşlaşmış Bir Masal – Strasbourg Notre Dame Katedrali

Rohan Sarayı'ndan sonra birkaç dakika yürüdüğümüzde, Strasbourg'un kalbi ve ruhuyla karşılaşıyoruz: Notre-Dame Katedrali. Katedral o kadar heybetli ki, şehrin neredeyse her sokağında kendini gösteriyor. Gotik mimarinin en etkileyici örneklerinden olan katedralin en belirgin özelliklerinden biri, tek bir kulesinin olması.
İçeriye girdiğinde, iki büyük şaheser seni bekliyor:
Astronomik Saat: Rönesans dönemine ait bu saat, sadece zamanı değil, aynı zamanda hayatın döngüsünü ve inancın gücünü anlatan bir sanat eseridir. Her gün saat 12:30'da, İsa ve havarilerin canlandığı gösteriyi izleyebilirsin.
Melekler Sütunu: "Cennet Sütunu" olarak da bilinen bu sütun, Gotik heykeltıraşlığın en ince işçiliğini gözler önüne seriyor.
5. Durak: Ahşap Oyma Sanatı – Maison Kammerzell
Katedralin hemen yanında, katedralin ihtişamına meydan okuyan bir yapı duruyor: Maison Kammerzell. İlk olarak 1427’de inşa edilen bu bina, 16. yüzyılda bugünkü Alman Rönesansı tarzını almış. Zengin bir peynir tüccarının evi olan bu yapı, ahşap oymalarıyla adeta bir açık hava hikâye kitabı gibi. İncil’den sahnelerden mitolojik tanrılara kadar birçok figürü görebilirsin. Bugün içerisinde şık bir restoran ve otel bulunuyor.
6. Durak: Şehrin Nabzı – Place Kléber
Maison Kammerzell'den sonra, şehrin ana ticaret caddesi olan Rue des Grandes Arcades'a, yani "Büyük Arkadlar Caddesi"ne doğru yürüyoruz. Bu cadde, adından da anlaşıldığı gibi, alt kısımlarında geniş kemerli geçitleri barındırıyor. Yüzyıllardır tüccarların, gezginlerin yürüdüğü bu tarihi yolda, modern mağazalar ve butikler yer alıyor.
Bu canlı atmosferin tadını çıkardıktan sonra, şehrin en büyük ve en hareketli meydanı olan Place Kléber'e ulaşıyoruz. Adını Napolyon'un generali Jean-Baptiste Kléber'den alan bu meydanın tam ortasında onun heykeli yükseliyor. Özellikle kış aylarında, burası Strasbourg'un "Noel'in Başkenti" unvanını en çok hak ettiği yerdir.
7. Durak: Sakinliğin Keşfi – Place Saint-Pierre-le-Jeune
Kléber Meydanı'nın canlılığından sonra, Rue du Dôme üzerinden daha sakin bir atmosfere sahip olan Place Saint-Pierre-le-Jeune'e geçiyoruz. Bu meydanın ortasındaki Saint-Pierre-le-Jeune Protestan Kilisesi, 7. yüzyıldan kalma tarihi bir yapı. Gotik manastır avlusu ve duvarlarındaki tarihi freskler, kiliseye Orta Çağ'dan bir dokunuş katıyor. Burası, kalabalıktan uzaklaşıp tarihin huzurunu hissetmek için harika bir durak.
8. Durak: Gizli Köşeler – Rue Saint-Pierre-le-Jeune
Kiliseden sonra, sadece bir dakikalık kısa bir yürüyüşle, kendimizi şehrin en otantik köşelerinden birinde buluyoruz: Rue Saint-Pierre-le-Jeune. Büyük meydanların aksine, bu daracık sokak, geleneksel Alsas evleriyle çevrili ve size Strasbourg'un samimi ruhunu hissettiriyor. Rengârenk pencereleri ve süslü detaylarıyla her bir ev, adeta bir açık hava sergisi gibi.
9. Durak: Büyülü Mahalle – Petite-France
Yürüyüşümüz bizi, Strasbourg'un en kartpostallık manzaralarına sahip mahallesi olan Petite-France’a götürüyor. Adının ardında, 15. yüzyılda frengi hastanesi kurulmasından gelen ilginç bir hikâye olsa da, buranın ruhunu asıl yansıtan meslekler, tabakhanecilik ve balıkçılık.
Ill Nehri'nin kanalları ve kollarıyla iç içe geçmiş bu mahallede, rengârenk yarı ahşap evlerin suya yansımasıyla oluşan manzaralar nefes kesici. Nehir kıyısında duran ve bugün bir restorana ev sahipliği yapan La Maison des Tanneurs (Tabakhaneciler Evi), bölgenin en ünlü simgelerinden.
10. Durak: Manzaraya Veda – Barrage Vauban
Masalsı Petite-France atmosferinden ayrılıp, turumuzun sonuna doğru yürüyoruz. Yol üzerinde, bir zamanlar şehri korumak için kullanılan Kapalı Köprüler’in (Ponts Couverts) yanından geçiyoruz. Ve işte son durağımız: Vauban Barajı.
17. yüzyılda inşa edilen bu stratejik baraj, olası bir saldırıda şehrin güney kısmını su altında bırakarak düşman ilerleyişini durdurmak için tasarlanmış. Bugün ise turistler için muhteşem bir seyir terası görevi görüyor. Barajın çatısına çıkarak, Petite-France’ın ve Kapalı Köprüler'in manzarasıyla birlikte uzakta yükselen Strasbourg Katedrali'ni 360 derecelik bir açıyla izleyebilirsin.
Bu manzara, turumuz boyunca gördüğümüz tarihi ve mimari güzellikleri tek bir karede birleştirerek, Strasbourg’un hem tarihi hem de modern yüzünü bir arada sunuyor.
Strazburg Yürüyüş Rotası Youtube Videosu
Strazburg yürüyüş rotası hakkında daha fazla bilgi için hazırladığım detaylı YouTube videomu incelemenizi tavsiye ederim 🎥. Şehirde keşfedeceğiniz sokaklar ve gizli köşeler sizi gerçekten büyüleyecek ✨
Bu yürüyüş rotası, Strasbourg’un ruhunu en derinlemesine hissetmek için harika bir fırsat sunuyor. Umarız bu rehber, senin için unutulmaz bir deneyim olur. Eğer bu turdan keyif aldıysan, sosyal medyada en sevdiğin fotoğrafı paylaşmayı ve beni etiketlemeyi unutma! İnstagram profilimi ziyaret etmeyi unutma @geziselmeseleler
Gelecek rotalarda görüşmek üzere!😁
Yorumlar